İrfan Baştuğ caddesi no 5/A
Emekli Subaylar Sitesi 34/2 Esentepe
E-bülten
Arada bizden ve belki gezilerimizden haberdar olmak isterseniz
Gezi başlangıç tarihi | Gezi bitiş tarihi | Gezi Lideri | Buluşma Yeri | Son kayıt tarihi |
---|---|---|---|---|
01-10-2025 06:00 | 05-10-2025 22:10 | Ayşe Bayvas | Sabiha Gökçen Havalimanı | Satışa Açık |
EFSANELER DİYARI: ERZİNCAN – DİVRİĞİ – KEMALİYE – ARAPGİR
01 – 05 Ekim 2025 (4 gece 5 gün)
Tur Ücreti: 23.500 TL
Tek kişi farkı: .....
ALINMASI GEREKEN UÇUŞLAR:
GİDİŞ
İST-ERZİNCAN (PEGASUS)
01 Ekim 06:00 Uçağı
DÖNÜŞ
ELAZIĞ-İST (PEGASUS)
05 Ekim 22.10 Uçağı
Gönlümüzdeki Program:
1.Gün:
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Pegasus Havayolları’nın 06.00’da kalkan uçağı ile Erzincan Yıldırım Akbulut Havalimanı’na uçuyoruz. Varış saatimiz 07.45.
Erzincan’a vardığımızda bizi bekleyen otobüse transfer oluyor ve kahvaltı molası veriyoruz. Daha sonra bir Urartu kenti olan Altıntepe’ye yola çıkıyoruz. Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de yerleşim gören Altıntepe, çok sayıda antik mezar, kale surları, iç kale ve bir saray kompleksine ev sahipliği yapıyor. Daha sonraki durağımız bir doğa harikası olan Girlevik Şelalesi oluyor. Türkiye’nin en büyük şelalelerinden biri olan ve 13 farklı şelalenin birleşmesinden oluşan Girlevik Şelalesi, 3 katlı olarak sarp kayalar arasından dökülerek büyüleyici bir manzara oluşturur. Öğle yemeği molası verdikten sonra Kemah’a yola çıkıyoruz. İlk önce, Fırat kâh sağımızda kâh solumuzda kalarak Kemah’a doğru yol alırken zarif bir gerdanlık gibi duran Acemoğlu Köprüsü’nü göreceğiz. Her mevsim ayrı bir renk cümbüşü olan Tanasur Vadisi ve Mengücek Beyliği’nin kurucusu Ahmed Gazi adına inşa edilen Sultan Melik Türbesi diğer göreceğimiz yerler arasında. Mengücekoğulları’nın başkenti olan Kemah’a Hititler zamanında “kolay alınmaz” anlamına gelen “Gemekha” ismi verilmiştir. Kale ise on altıncı yüzyıla kadar stratejik önemini korumuştur. Sonrasında Kemah’tan Divriği’ye yola çıkıyoruz. Anadolu’nun görsel açıdan en zengin güzergahların biri olan Karasu Vadisi’nin içinden geçerken bazen Fırat’la bazen Munzurlarla söyleşeceğiz. Bulutların gölgesine mi şahinlerin kanat seslerine mi şaşacağımızı bilemeden Divriği’ye varmış olacağız.
Konaklama: Divriği
2.Gün:
Kahvaltı sonrası Evliya Çelebi’nin ‘Methinde diller kısır, kalem kırıktır’ dediği, bir mucize olarak kabul edilen Divriği Ulu Cami ve Dâr-üş Şifâsı’nı geziyoruz. 1985 yılında anıt eser statüsünde UNESCO Dünya Miras Alanları Listesi’ne alınan yapı hem mimarlık hem de mühendislik olarak çağının çok ötesinde kabul edilmektedir. Yapıya eşsiz bir güzellik katan süslemeleri ise büyüleyicidir. Başka bir bölgede yer almayan sadece Divriği'ye özgü yaşam alanı olan ‘Toyhane’leriyle geleneksel evlerin bulunduğu sokakları gezip Mühürdarzade Konağı’nı ziyaret ettikten sonra öğle yemeği molası veriyor, sonrasında Türkiye’nin en ilginç maden alanlarından biri olan Cürek’i ziyaret ediyoruz. Daha sonra sırada Kemaliye yolu üzerinde birbirinden etkileyici köyler var. Çobandurağı, Tuğut ve Bağıştaş üzerinden Kemaliye’ye varıyoruz.
Konaklama: Kemaliye
3.Gün:
Hemen her konuda türküsü bulunan ama en çok sevda, hasret ve gurbet kokan türküleriyle bilinen, eski ismiyle Eğin, yeni ismiyle Kemaliye doğası, kültürü ve evleriyle ilgi çekici güzellikleri barındırır. Taş işçiliğinin benzersiz örnekleri, mühendislik harikası köprüler, pınarlardan akan suların hayat verdiği vadiler manzumesi Kemaliye, kuruluşundan bu yana, çeşitli kültürlerin yaşandığı bir yer olma özelliğini taşır. Kahvaltı sonrası Anadolu’daki Türk konut türlerinin gerçek bir temsilcisi kabul edilen evlerin bulunduğu Sırakonak Köyü’nden yürüyüşe başlıyoruz. Vadi manzarası ve uyanan ilkbaharın coşkulu renkleriyle yürüyerek Ahmet Kutsi Tecer’in Orda bir köy var uzakta şiirinin ilham kaynağı ve doğduğu köy olan, Kültür Bakanlığı tarafından, tarihi dokusu bozulmadan günümüze kadar gelebildiği için ödüle layık görülen Apçağa Köyü’ne varıyoruz. Serbest öğle yemeğinden sonra Türkiye’nin ilk doğa tarihi müzesi olan Kemaliye Doğa Tarihi Müzesi’ni ziyaret ediyoruz. Müzede başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve mineral türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyal sergileniyor. Daha sonra Taşyol’da yürüyüş yapıyoruz. 1870’li yıllarda gündeme geldiği halde 2002 yılında açılan Taşyol’un inşasına önce dağlardan, ip bağlı sepetlerle inilerek kazılmaya başlanmış. Kemaliye’yi, Divriği-Sivas güzergâhından, Ankara-İstanbul yönüne bağlayacak bir yol projesi olan ve yeryüzünde bir eşi daha olmayan bu yolu ayak seslerimizin yankılarına şarkıları-türküleri katarak yürüyeceğiz. Akşamüzeri hiç unutamayacağınız bir deneyim sizleri bekliyor. Fırat’ın kolu olan Karasu üzerinde bulunan Karanlık Kanyon’da yapacağımız tekne gezisinde 1870’li yıllarda gündeme geldiği halde 2002 yılında açılan Taşyol’u da göreceğiz. Dünyanın ikinci büyük kanyonu olan Karanlık Kanyon, Fırat’ın gizli cennetidir.
Konaklama: Kemaliye
4.Gün:
Kahvaltı sonrası Kemaliye’yi gezmeye başlıyoruz. Her bir kapı tokmağı seyirlik olan evlerin arasından yukarıya doğru çıkıyor, arada dut ve pekmezin dövülerek yapıldığı lök (dövmeç) ile dut, beşateş, oricik, pekmez ve bal gibi şifalı ürünlerin satışının yapıldığı Lökhane’de mola veriyoruz. Daha sonra, Taşdibi Mahallesi’nden geçerek Manili Yol’a çıkıyor, tüm o hasret ve sevda dolu manileri okuyor, Zincirlikaya’nın hikayesini dinliyoruz. Öğle yemeğinden sonraki durağımız Kemaliye’ye bağlı bir HayHrom/Hayhorom köyü olan Şırzi/Şırzu, yeni adıyla Esertepe oluyor. Hayhorom, ibadet dilleri Rumca olan Ermenilere verilen addır. Köyde ayakta kalan tek Hayhorom kilisesini geziyoruz. Öğleden sonra Kemaliye’yi tek başınıza keşfedip alışveriş yapabileceğiniz serbest zaman.
Konaklama: Kemaliye
5.Gün:
Kahvaltı sonrası Kemaliye’den ayrılıyor ve bölgeye katkıları bile efsane olan Recep Yazıcıoğlu’nun adını taşıyan köprüyü görüp hikayesini dinliyor, daha sonra Çit Köyü’nde Enver Gökçe’nin anısını tazeliyoruz. Daha sonra Hıdır Abdal Sultan tarafından kurulan ve günümüze kadar 700 yıllık geçmişi ile tarihi ve turistik değerlere sahip; dik bir yamaçta, bahçeler arasında havası ve suyunun temizliği ile dikkat çeken tarihi ve turistik Ocak Köyü’nde bölgenin ilk ve tek müzesi olan Ali Gürer Müzesi’ni geziyoruz. Eskişehir Vadisi yolundan Kozluk Çayı’nda yüzümüzü yıkayarak ulaştığımız Arapgir’de öğle yemeği molası veriyor ve 1850 tarihli Millet Hanı, karşısındaki 1752 tarihli Mirliva Ahmet Bey Camii’ni, eski konakları, çarşıyı geziyoruz. Daha sonra Anadolu inanç sisteminde önemli bir yeri olan Onar Köyü’ne ulaşıyoruz. Alevi Seyyid Ocakları’ndan birinin temsilcisi ve ocağına bağlı geniş bir talipler ağı bulunan Şeyh Hasan Onar’ın, bilinen adıyla Onar Dede’nin adını taşıyan köyde bili-nen en eski Cemevi’ni ziyaret ediyor ve Roma dönemi Kaya Mezarları ile müzedeki Göktürkçe yazılı mezar taşlarını görüyoruz. Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Makıt Han (Denizli Kervansarayı) son durağımız oluyor. Madencilik ve maden ticareti üzerine biraz kafa yorduktan sonra Elâzığ’a yola çıkıyoruz. Zamanımıza göre Elâzığ’ı tanımaya çalışıyor, akşam yemeğinden sonra da havaalanına yola çıkıyoruz.
Pegasus Havayolları’nın saat 22.10’da kalkan uçağı ile Elâzığ Havalimanı’ndan
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’na uçuyoruz. Varış saatimiz 00.05
Bilgi ve Öneriler:
Gezi Duraklarımız:
Erzincan’a vardığımızda bizi bekleyen otobüse transfer oluyor ve kahvaltı molası veriyoruz. Daha sonra bir Urartu kenti olan Altıntepe’ye yola çıkıyoruz. Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de yerleşim gören Altıntepe, çok sayıda antik mezar, kale surları, iç kale ve bir saray kompleksine ev sahipliği yapıyor. Daha sonraki durağımız bir doğa harikası olan Girlevik Şelalesi oluyor. Türkiye’nin en büyük şelalelerinden biri olan ve 13 farklı şelalenin birleşmesinden oluşan Girlevik Şelalesi, 3 katlı olarak sarp kayalar arasından dökülerek büyüleyici bir manzara oluşturur. Öğle yemeği molası verdikten sonra Kemah’a yola çıkıyoruz. İlk önce, Fırat kâh sağımızda kâh solumuzda kalarak Kemah’a doğru yol alırken zarif bir gerdanlık gibi duran Acemoğlu Köprüsü’nü göreceğiz. Her mevsim ayrı bir renk cümbüşü olan Tanasur Vadisi ve Mengücek Beyliği’nin kurucusu Ahmed Gazi adına inşa edilen Sultan Melik Türbesi diğer göreceğimiz yerler arasında. Mengücekoğulları’nın başkenti olan Kemah’a Hititler zamanında “kolay alınmaz” anlamına gelen “Gemekha” ismi verilmiştir. Kale ise on altıncı yüzyıla kadar stratejik önemini korumuştur. Sonrasında Kemah’tan Divriği’ye yola çıkıyoruz. Anadolu’nun görsel açıdan en zengin güzergahların biri olan Karasu Vadisi’nin içinden geçerken bazen Fırat’la bazen Munzurlarla söyleşeceğiz. Bulutların gölgesine mi şahinlerin kanat seslerine mi şaşacağımızı bilemeden Divriği’ye varmış olacağız.
Konaklama: Divriği
2.Gün:
Kahvaltı sonrası Evliya Çelebi’nin ‘Methinde diller kısır, kalem kırıktır’ dediği, bir mucize olarak kabul edilen Divriği Ulu Cami ve Dâr-üş Şifâsı’nı geziyoruz. 1985 yılında anıt eser statüsünde UNESCO Dünya Miras Alanları Listesi’ne alınan yapı hem mimarlık hem de mühendislik olarak çağının çok ötesinde kabul edilmektedir. Yapıya eşsiz bir güzellik katan süslemeleri ise büyüleyicidir. Başka bir bölgede yer almayan sadece Divriği'ye özgü yaşam alanı olan ‘Toyhane’leriyle geleneksel evlerin bulunduğu sokakları gezip Mühürdarzade Konağı’nı ziyaret ettikten sonra öğle yemeği molası veriyor, sonrasında Türkiye’nin en ilginç maden alanlarından biri olan Cürek’i ziyaret ediyoruz. Daha sonra sırada Kemaliye yolu üzerinde birbirinden etkileyici köyler var. Çobandurağı, Tuğut ve Bağıştaş üzerinden Kemaliye’ye varıyoruz.
Konaklama: Kemaliye
3.Gün:
Hemen her konuda türküsü bulunan ama en çok sevda, hasret ve gurbet kokan türküleriyle bilinen, eski ismiyle Eğin, yeni ismiyle Kemaliye doğası, kültürü ve evleriyle ilgi çekici güzellikleri barındırır. Taş işçiliğinin benzersiz örnekleri, mühendislik harikası köprüler, pınarlardan akan suların hayat verdiği vadiler manzumesi Kemaliye, kuruluşundan bu yana, çeşitli kültürlerin yaşandığı bir yer olma özelliğini taşır. Kahvaltı sonrası Anadolu’daki Türk konut türlerinin gerçek bir temsilcisi kabul edilen evlerin bulunduğu Sırakonak Köyü’nden yürüyüşe başlıyoruz. Vadi manzarası ve uyanan ilkbaharın coşkulu renkleriyle yürüyerek Ahmet Kutsi Tecer’in Orda bir köy var uzakta şiirinin ilham kaynağı ve doğduğu köy olan, Kültür Bakanlığı tarafından, tarihi dokusu bozulmadan günümüze kadar gelebildiği için ödüle layık görülen Apçağa Köyü’ne varıyoruz. Serbest öğle yemeğinden sonra Türkiye’nin ilk doğa tarihi müzesi olan Kemaliye Doğa Tarihi Müzesi’ni ziyaret ediyoruz. Müzede başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve mineral türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyal sergileniyor. Daha sonra Taşyol’da yürüyüş yapıyoruz. 1870’li yıllarda gündeme geldiği halde 2002 yılında açılan Taşyol’un inşasına önce dağlardan, ip bağlı sepetlerle inilerek kazılmaya başlanmış. Kemaliye’yi, Divriği-Sivas güzergâhından, Ankara-İstanbul yönüne bağlayacak bir yol projesi olan ve yeryüzünde bir eşi daha olmayan bu yolu ayak seslerimizin yankılarına şarkıları-türküleri katarak yürüyeceğiz. Akşamüzeri hiç unutamayacağınız bir deneyim sizleri bekliyor. Fırat’ın kolu olan Karasu üzerinde bulunan Karanlık Kanyon’da yapacağımız tekne gezisinde 1870’li yıllarda gündeme geldiği halde 2002 yılında açılan Taşyol’u da göreceğiz. Dünyanın ikinci büyük kanyonu olan Karanlık Kanyon, Fırat’ın gizli cennetidir.
Konaklama: Kemaliye
4.Gün:
Kahvaltı sonrası Kemaliye’yi gezmeye başlıyoruz. Her bir kapı tokmağı seyirlik olan evlerin arasından yukarıya doğru çıkıyor, arada dut ve pekmezin dövülerek yapıldığı lök (dövmeç) ile dut, beşateş, oricik, pekmez ve bal gibi şifalı ürünlerin satışının yapıldığı Lökhane’de mola veriyoruz. Daha sonra, Taşdibi Mahallesi’nden geçerek Manili Yol’a çıkıyor, tüm o hasret ve sevda dolu manileri okuyor, Zincirlikaya’nın hikayesini dinliyoruz. Öğle yemeğinden sonraki durağımız Kemaliye’ye bağlı bir HayHrom/Hayhorom köyü olan Şırzi/Şırzu, yeni adıyla Esertepe oluyor. Hayhorom, ibadet dilleri Rumca olan Ermenilere verilen addır. Köyde ayakta kalan tek Hayhorom kilisesini geziyoruz. Öğleden sonra Kemaliye’yi tek başınıza keşfedip alışveriş yapabileceğiniz serbest zaman.
Konaklama: Kemaliye
5.Gün:
Kahvaltı sonrası Kemaliye’den ayrılıyor ve bölgeye katkıları bile efsane olan Recep Yazıcıoğlu’nun adını taşıyan köprüyü görüp hikayesini dinliyor, daha sonra Çit Köyü’nde Enver Gökçe’nin anısını tazeliyoruz. Daha sonra Hıdır Abdal Sultan tarafından kurulan ve günümüze kadar 700 yıllık geçmişi ile tarihi ve turistik değerlere sahip; dik bir yamaçta, bahçeler arasında havası ve suyunun temizliği ile dikkat çeken tarihi ve turistik Ocak Köyü’nde bölgenin ilk ve tek müzesi olan Ali Gürer Müzesi’ni geziyoruz. Eskişehir Vadisi yolundan Kozluk Çayı’nda yüzümüzü yıkayarak ulaştığımız Arapgir’de öğle yemeği molası veriyor ve 1850 tarihli Millet Hanı, karşısındaki 1752 tarihli Mirliva Ahmet Bey Camii’ni, eski konakları, çarşıyı geziyoruz. Daha sonra Anadolu inanç sisteminde önemli bir yeri olan Onar Köyü’ne ulaşıyoruz. Alevi Seyyid Ocakları’ndan birinin temsilcisi ve ocağına bağlı geniş bir talipler ağı bulunan Şeyh Hasan Onar’ın, bilinen adıyla Onar Dede’nin adını taşıyan köyde bili-nen en eski Cemevi’ni ziyaret ediyor ve Roma dönemi Kaya Mezarları ile müzedeki Göktürkçe yazılı mezar taşlarını görüyoruz. Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Makıt Han (Denizli Kervansarayı) son durağımız oluyor. Madencilik ve maden ticareti üzerine biraz kafa yorduktan sonra Elâzığ’a yola çıkıyoruz. Zamanımıza göre Elâzığ’ı tanımaya çalışıyor, akşam yemeğinden sonra da havaalanına yola çıkıyoruz.
Gezi başlangıç tarihi | 2025-10-01 06:00:00 |
---|---|
Gezi bitiş tarihi | 2025-10-05 22:10:00 |
Son kayıt tarihi | Satışa Açık |
Haritadaki adres | Sabiha Gökçen Havalimanı |
Dahil olanlar:
Rehberlik
Havalimanından transfer
Otel
4 gece oda + kahvaltı
Tur boyunca araç
Dahil olmayalar:
Özel harcamalar
Bilgi ve Öneriler:
Girişler
NOT: Müze kartlarınızı unutmayın.