Gülhane bölgesinde bulunan Bizans kurumları arasında iki adet Lazarus manastırı vardı. İşte bunlardan birine aitti, Gülhane hastanesinin cephe binasını taşıyan, yukarıda bahsettiğimiz (sarnıç işlevi de gören) teras.
Gülhane bölgesinin Sarayburnu tarafındaki komşusu olan alan, Bizans döneminde “Mangana” diye anılırdı.
“Mangana”, askeri malzeme deposu demek. Silahların, kuşatma gereçlerinin, mekanik savaş araçlarının saklandığı, onarıldığı, üretildiği vs. stratejik bir yer yani.
Topkapı Sarayı’nın Üçüncü Avlu’suna tekabül eden yerin aşağısında, eski istinat duvarları çok net görülür. Hatta orada, “set üstü” konumda çay bahçeleri vardı eskiden. Geçenlerde setin altındaki toprak kaydı ve ne yazık ki ölenler oldu. O zamandan beri o bölge kapalı.
O çay bahçeleri, nedense Gülhane’de olmadığı halde Gülhane Parkı diye anılan yerin sınırını oluşturur.
Söz konusu istinat duvarları çok eskidir; daha Konstantinopolis bile yokken, Yunan kolonisi Bizantion’un Akropolis’ine aitti bu duvarlar.
Akropolis’in söz konusu istinat duvarları ile deniz arasındaki dar alana, Büyük Konstantin yeni başkentinin askeri malzeme deposunu kurdu. O andan itibaren o bölge ve civarı “Mangana” diye anılır oldu.
Resimde Akropolis’in istinat duvarları görülüyor.

Egemen Demircioğlu