Biraz yukarıda, Kırmızı Mektep’le komşu Mesnevihane vardır. Bahçesinden güzel Kırmızı Mektep fotoları çekilebilir.
Mesnevihane’nin minaresinin tepesinde bir derviş takkesi dikkatimizi çeker. Buranın tarikat erbabına (yani mutasavvıflara) ait olduğunu gösterir bu.
Nitekim, Mesnevihane esasen bir tekkedir. On dokuzuncu yüzyılda, içinde Mesnevi öğrenilsin, okunsun vs. diye yaptırılmış (Mesnevihane de “feci restorasyon” bağlamında tartışılan yerlerden).
Buradan itibaren artık bambaşka bir dünyaya giriyoruz. Bu nokta (Mesnevihanenin önü) gerçekten bir sınır gibidir. Eski Rum mahallesi, gezginlerin, entelektüellerin vs. gözdesi, hızla gelişmekte ve değişmekte olan Fener’den çıkıp, eski Müslüman mahallesi ve, en azından görüntüde, hiç değişmemeyi ilke edinmiş insanların yaşadığı bir yere geliyoruz.
Nitekim, yukarı devam eden sokak bizi Çarşamba’nın göbeğine götürür.
Resim: takkeli minare

Egemen Demircioğlu

15747811_10209728820631837_2756716909703383872_n