İrfan Baştuğ caddesi no 5/A
Emekli Subaylar Sitesi 34/2 Esentepe
E-bülten
Arada bizden ve belki gezilerimizden haberdar olmak isterseniz
Eski İspanyol haritacıların sevgilileri, “Benim için de bir ada çiz” derlermiş. Ve İspanyol haritacısı da harita çizilirken, sevgilisi için gerçekte olmayan bir ada çizermiş. Yani, eski İspanyol haritalarında böyle sevgiliye armağan adacıklar olurmuş. Yıllar önce bir yerlerde okumuştum (*) ve çok hoşuma gitmişti bu fantastik ada armağanı…
Genelde hep bir dünya turu hayali vardır. Oysaki benim hayalim, dünya üzerinde ne kadar ada ve adacık varsa onları görebilmek! Belki okuduğum kitaplar beni böyle bir düşe sürüklemiştir, belki de kendi iç dünyamdan kaynaklanıyordur kim bilir?
Ada’da yaşam, bana özgürlük hissi veriyor. Düşünün, denizin ortasında küçük bir kara parçası ve o oranda nüfusa sahip bir yer. Daha fazla olanak, daha fazla huzur sağlıyor. Mesela; dünyanın onuncu, Kanada’nın üçüncü büyük adası olan Ellesmere’de, 2006 yılında sadece 146 kişi yaşıyormuş. Evet biliyorum, birçok fiyort ve buzulu olan bu adayı misal göstermek biraz fazla ütopik oldu ama, ‘ne kadar az nüfus, o kadar çok imkân’ sözüne emsal teşkil ediyor. Duruma başka bir açıdan bakacak olursak; ada ülkelerine jeopolitik ve askeri konumu gereği savaş açmak veya çıkarma yapmak zor olduğu için bu tip ülkelerde huzur kaçırıcı bir olayla karşılaşmak da pek mümkün olmazmış. İşte bu da sükûnete farklı bir yorum!
Her adanın kendine has özelliği olduğuna inanıyorum. Sizce de öyle değil mi? Mesela, Cunda’da Papalina balığı yemek, Prens Adaları’nda fayton ile dolaşmak, Datça’nın meşhur Betçe ekmeği ile yemeğin suyuna banmak, Bodrum Gümüşlük’teki Tavşan Adası’na yüzerek geçip tavşanları görmek, Kıbrıs’ta Dipkarpaz sahilinde yürümek vs…
Son yıllarda popüler olan Thassos ve Halkidiki adalarına da ülkemizden kısa tur programları ile gidiliyor. Feribotla geçilen Thassos tam ada olmakla birlikte üçayaktan oluşan Halkidiki ise; tıpkı bizim Datça’mız gibi yarımada özelliğine sahip olup, muhteşem sahilleriyle her ikisi için Maldivler’e benzetilmesi hiç de yanlış değildir.
Dünyamızda yaklaşık olarak 200’ü aşkın ülke olmakla birlikte, bu ülkelerin bazıları da ada ülkesi olarak adlandırılmaktadır. Japonya, İngiltere, Küba, Filipinler, Malezya, Malta, Tayvan, Yeni Zelanda vs. saydığımız bu ülkeler dâhil, dünyada 45 tane ada ülkesi bulunmaktadır.
Galapagos mu, Seyşeller mi?
Kristof Kolomb gibi, denizlerde kara keşfine çıkmak ve bu konuda okumak daima ilgimi çekmiştir. 17. ve 18. yüzyıllarda korsanların sığınak olarak kullandıkları Galapagos Adaları’nı 1535’te Peru’ya gitmekte olan Panama Piskoposu Tomas de Berlanga keşfetmiştir. Ekvator çizgisinin güneyinde 14 büyük ve 8 küçük ada ile 40 minik adacıktan oluşur. UNESCO tarafından korunan Ekvator’un ilk ulusal parkı da Galapagos Adaları’nda bulunmakta olup, 1835’te Charles Darwin’in buraya yaptığı ziyaret de dikkat çekicidir. Doğrusu, bu kadar çok ada ve adacıklarla dolu oluşu, gezi için ilginç görünüyor.
Keza Capri Adası’nın çok sosyetik bir ada olduğu bilinirken, balayı denince hemen akla gelen Maldivler ve Kuzey Amerika’daki Hawaii, egzotik atmosferi ve tropikal meyveleri ile hep cazip olmuştur. Golf meraklılarına da Kanarya Adaları’nın en büyüğü olan Tenerife öneriliyor.
Aslında 92 bin kişilik nüfusa sahip Seyşeller, Hint Okyanusu’nda 115 Ada’dan oluşan bir ada ülkesi olduğu için gezmeye herhalde buradan başlamalıyım. Ne de olsa hem bir ülkeyi, hem de yüz küsur adayı görerek turun büyük bir kısmını tamamlamış olurum, değil mi?
Ekonomik anlamda ada turları gezgini olabilme fırsatı bulur muyum bilemem ama bu serüvenim için olumsuz düşünmemek adına, aklıma gelen güzel bir söz ile yazımı sonlandırmak istiyorum:
“There is an Island of opportunity in the middle of difficulty.” (Sıkıntının ortasında bir fırsat adası vardır.)
Filiz Sever
Kaynakça:
-Akşit Göktürk “Edebiyatta Ada” adlı eseri (*)
– Ellesmere, Galapagos, Seyşeller ile ilgili ansiklopedik bilgi.
Yorumlar