İrfan Baştuğ caddesi no 5/A
Emekli Subaylar Sitesi 34/2 Esentepe
E-bülten
Arada bizden ve belki gezilerimizden haberdar olmak isterseniz
Yürüyüş ayakkabılarınızı ve sizi sıcak tutacak montunuzu giyin ve bizi izleyin. İstanbul’u tarihi ve kültürüyle keşfe çıkıyoruz. Arada mola verip nefis lezzetler de tadacağız. Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? Biz oyumuzu çok gezenden yana kullandık ve İstanbul’u en iyi bilen rehberlerin kapısını çaldık. Her biri, tarihi ve kültürüyle büyüleyen İstanbul’da keyifli bir gün geçirebilmemiz için bize farklı rotalar önerdi
Ahmet Faik Özbilge
Biraz Bizans biraz Osmanlı
İstanbul’un kadim semtleri Vefa, Zeyrek ve Çırçır’ı civardaki lezzetleri de tadarak gezmeye ne dersiniz? Gezimize Haşim İşcan Geçidi’nin üstünden başlarsak eğer… Bir yanda Mimar Sinan’ın “Çıraklık eserim” diyerek tevazu gösterdiği Şehzade Camii, karşımızda Bizans’tan günümüze gayet sağlam ulaşmış, 4. yüzyıla tarihlenen Bozdoğan ya da Valens Su Kemeri. Yanı başımızdaki parkın kıyısında sessiz sakin duran Aziz Polieuktos Harabeleri. Ayasofya’dan hemen önce yapılmış bu muazzam kilisenin yanından geçip Kıztaşı’na yürüyelim. Aslında İmparator Markianos Sütunu, ama üzerindeki zafer tanrıçası kabartmasından dolayı Kıztaşı oluvermiş işte! Hemen ileride ilk lezzet uğrağımız Paçacı Mahmut bizi bekliyor. Terbiyeli paça çorbası dillere destan. Seçenek bol, soğanlı yahni, işkembeli nohut, mis gibi kavurma da var. Henüz erken diyenlere de hemen arka sokakta manda kaymağı, bal, peynir, menemen var. Fevzi Paşa Caddesi’ne doğru çıkarsak 1916-1924 arasında Ali Emiri’nin zenginleştirdiği Millet Kütüphanesi var ki, civardaki çarpık yapılaşmanın ortasında adeta bir ilim irfan vahası. Fatih Camii tarafına geçelim ve meşhur Fatih Sarmacısı’yla karşılaşalım, revaniye benzeyen ama farkı yapımında yağ kullanılmaması olan, içi kuru kayısı parçacıklı bu nefaseti de tattıktan sonra ver elini Fatih Camii. Hangi birini anlatsak… Bizans döneminde caminin yerinde bulunan, şehrin ikinci önemli kilisesi Havariyyun’u ve etrafındaki imparator mozolelerini mi, 1766’daki depremde yıkıldıktan sonra yeniden yapılan, yanı başında Fatih Sultan Mehmed’in türbesi bulunan bu muazzam camiyi mi?! Biz iyisi mi dosdoğru Kadınlar Pazarı’na geçip Siirt’in meşhur büryanının tadına bakıp Kırmastı Atpazarı Meydanı’nda kahve içelim. Ardından da, Zeyrek’in, Çırçır’ın içlerine dalıp önce şirin mi şirin Pantepoptes Kilisesi’ni (şimdi Eski İmaret Camii), sonra yeni restorasyondan çıkan Molla Zeyrek Camii’ni (eski Pantokrator Kilisesi) gezelim. İstikamet Vefa, sırasıyla semte adını veren, haziresi ve çilehanesi muhteşem Şeyh Ebu’l Vefa Camii, perişan haline rağmen güzelliğini koruyan Vefa Kilise Camii, içinden San Fransisko’nun yaşamına dair en eski freskoların çıktığı Kalenderhane Camii (o da eski Bizans Kilisesi)… Vefa Lisesi’nin yanından da geçip, Vefa Bozacısı’nda içeceğimiz bozamızla gezimize son veriyoruz.
Fatih Yer
Yorumlar