İrfan Baştuğ caddesi no 5/A
Emekli Subaylar Sitesi 34/2 Esentepe
E-bülten
Arada bizden ve belki gezilerimizden haberdar olmak isterseniz
Başka bir yerde yayınladığım “Kadıköy” tefrikalarından, “Moda ve Lorandolar” konulu paylaşımımla ilgili alıntıdır (esasen, alıntı da daha önceki Beyoğlu II (Galatasaray – Tünel arası) tefrikasından alıntıdır!).
Tubini’ler Levanten. Böylece, Moda’ya karakterini veren bu insanlara giriş yapmış oluyoruz.
Tubini’ler alelade bir aile değildi. En zenginlerdendiler. Onların Tepebaşı’ndaki konağına birçoğumuzun yolu düşmüştür, farkında olmadan belki. Çünkü Corpi’lerinkiyle beraber Tubini’lerin konağı Amerikan konsolosluğunu (Osmanlılar zamanında elçiliğini) barındırıyordu.
Belki araya Levantenler hakkında Beyoğlu II gezimizde konuştuklarımızı buraya eklemek anlamlı olur:
“(…) Tubini’ler bir alacaklarından ötürü Osmanlı devletiyle anlaşmazlığa düşünce, Fransız hükümeti “tahsilat” işini üstlenmiş ve Tubiniler’in (ve ortakları Lorandolar’ın) haklarını korumak için Midilli adasını ablukaya almış! (Kadıköy turu için ek: Bu Lorandolar’a dikkat!) Corpi’ler de Tubini’ler de sanayici. Daha çok finans (yani borç bulma) ve dış ticaretten zengin olunan Osmanlı toplumunda bu özellikleri dikkat çekici.
Levant
(…)
Levantenler bu isimle anılmayı çok sıcak karşılamıyorlar. Birçoğu kendilerini “Katolik” diye nitelendirmeyi tercih ediyor.
Gel gelelim, Katoliklik de karakteristik değil gibi görünüyor.
Levantenliğin önemli bir parçasını da İngiliz kökenliler oluşturur. Mesela Moda’lı Whitehall (Whittall) ailesi çok anılır (Moda’daki Belkıs Dilligil sokağı eskiden Vitol Çıkmazı’ymış).
Kelimenin etimolojisi, bu insan grubunun veya bu adlandırmanın çıkış noktası hakkında bize bilgi verir.
Levant, Fransızca’da “güneşin doğduğu yer” anlamında Doğu demek.
Levanten de, Avrupalıların “bizden ama Doğulu” anlamında kullandıkları bir kelime.
İçinde birazcık küçümseme de barındırıyor. Kelimenin Türkçe’deki karşılığı olan “tatlı su Frengi” gibi. Gerçek değil sahte Avrupalı gibilerinden..
Haçlı Seferleri bağlamında, Filistin ve çevresi şeklinde tanımlayabileceğimiz sınırları belirsiz bölge Levant diye anılırdı.
Osmanlılar zamanında da, ticaret için Osmanlı topraklarında yaşayan Avrupalılara Levanten denilir oldu. Bu süreçte İzmir önemli bir rol oynar.
Levantenliğin İtalyanlık boyutu, yine tüccarlıklarından dolayı Ceneviz ve Venedikliler’den geliyor. İtalyan kökenli Levantenlerin birçoğunun Ege adaları, özellikle de Sakız adası kökenli olduklarını görürüz. Ege Adaları denince aklımıza hemen adaların Rum halkı gelir ama Doğu Akdeniz adalarının birçoğu Venedik hakimiyeti altındaydı.
Son olarak, sahneye, sosyal olarak Levanten (Avrupa kültürüne aşina, zengin vs.) olan yerli gayri Müslim’ler (Rumlar ve Ermeniler) çıkıyor. Onlar da, kimi zaman isimlerini Latinleştirerek, bu camiaya katılıyorlar. Rum Baltacı’lar Baltazzi’ler oluyor mesela.
Ve son olarak, Levantenlerin “zengin” ve “yüzyıllardan beri Osmanlı topraklarında oturan” insan imajını da tepetaklak eden bir unsur olarak 19’uncu yüzyılda ekmek parası için İstanbul’a gelen (daha önce de bahsettiğimiz) yoksul İtalyan’lar.”
Egemen Demircioğlu
Yorumlar