İrfan Baştuğ caddesi no 5/A
Emekli Subaylar Sitesi 34/2 Esentepe
E-bülten
Arada bizden ve belki gezilerimizden haberdar olmak isterseniz
Tabi ki ilk gözümüze çarpan, bahçenin hoşluğudur (birçok başka Rum Ortodoks kilisesinde olduğu gibi). Bahçenin bir köşesinden, kırmızı rengiyle ve bütün ihtişamıyla Rum Erkek Lisesi görünür. Ön planda, yine kırmızı tuğladan (ve gayet yeni olan – 1892) Moğolların Meryem’i Kilisesinin çan kulesi. İçeri girdiğimizde Dört Yapraklı Yonca planı hemen hissederiz. Ama aynı zamanda bu orijinal planın hayli bozulmuş olduğunu da görürüz. Dört Yapraklı Yonca planlı kiliseler minicik olurlar. Genişletme gayreti ile bu orijinal plan bozulmuştur.
Genişletme çalışması esnasında, Rum Ortodoks Kiliselerinin olmazsa olmazı diyebileceğimiz (ama dört yapraklı yonca gibi minik bir kilise planına sığmayan) “kadınlara mahsus” galerinin de eklendiğini fark ederiz. Ayrıca, yerin altına inen bir merdivenli giriş de görürüz. Bu, artık kurumuş olan ayazmaya gider. Malum, hemen hemen her Rum Ortodoks Kilisesinin altında bir ayazma bulunur (daha doğrusu Rum Kiliseleri hep bir ayazmanın üzerine yapılmıştır).
Onun dışında, Rum Ortodoks Kiliselerinin standart unsurlarını burada gözlemlemeye devam ederek ders tekrarı yapabiliriz.
Tepemizde Pantokrator İsa bulunur yine ama kilisenin çok eski olmasından dolayı pek görünmez – epeyce silinmiştir.
Fakat, absiddeki dev boyutta diyebileceğimiz Vlahernatissa, ikonastasise rağmen oldukça görünür durumdadır (yine de haraptır ve sanatsal açıdan yaklaşırsak biraz “primitif”‘tir.)
Bu kilisede (Patrikhane Kilisesine göre) biraz daha rahat olduğumuzdan mesela Vaftizci Yahya’nın hemen hemen tümüyle gümüş kaplanmış olan ikonasına yakından bir göz atabiliriz. Üzerinde kesik baş, Şeria nehri, deve kuşu tüyünden elbiseler vs. her tür ayrıntıyı görürüz.
Kilisenin adandığı kişiye ait olan yerde Meryem ikonası görmeyiz çünkü kilise aslında Başmelek Mihail’e adanmıştır. Dolayısıyla orada Mihail’in klasik tasvirini görürüz: Tanrı ordularının komutanı olan Mihail, üzerinde asker üniforması ile ve Şeytan’ı yenmiş ve ayakları altına almış olarak tasvir edilmiştir.
Despot Tahtını da burada daha yakından inceleyebiliyoruz ve başında tacıyla İsa’yı da.
Haris, burada, üzeri sıvanmış olan ama sıvanmadan kalmış kısmıyla hayli dikkat çeken bir freskten bahsediyor. Başı şapkalı ama onun dışında çırılçıplak birtakım piskoposlar bir arabayı çekiyorlar; arkalarından gelen şeytan da piskoposların çıplak popolarını mızrakla dürtüp duruyor. Haliyle dikkat çeken bu fresk (belki de onun için üzeri sıvanmış) bir açıklama gerektirir. Nitekim çocuk Haris babasına sormuş – Haris’in dindar babası da, freski sıvamış ama tam sıvamamış olanlara vermiş veriştirmiş! Eğer hala yerinde duruyorsa bir resmini çekeriz artık!
Egemen Demircioğlu
Yorumlar