İrfan Baştuğ caddesi no 5/A
Emekli Subaylar Sitesi 34/2 Esentepe
E-bülten
Arada bizden ve belki gezilerimizden haberdar olmak isterseniz
Ulah Sarayından sonra biraz daha çıkıp sol yapalım. Gene (çok kısa) bir bayır çıkacağız. Solumuzda kırmızı tuğladan sıra evler. Devamında bir taş konak. Yokuşun sonunda kendimizi bir meydancıkta buluruz. Solumuzda yine bir konak. Tam karşımıza gelen (aşağı inen) yokuştan ileri baktığımızda, Kasımpaşa’daki Bahriye Nezareti binasıyla beraber bir Haliç manzarası. İnen yokuşun sağ köşesinde Yovakimyon Rum Kız Okulu.
Kız okulunu ihtişamlı Rum Erkek Lisesi ile karşılaştırdığımızda kızlara bayağı haksızlık edildiğini düşünür insan ister istemez.
İkinci Yokavim çok hürmetle anılan patriklerden. Hatta Atina’da bir caddeye adı bile verilmiş. Özellikle, kurulmasına ön ayak olduğu okullarla anılıyor. Arsasını bağışladığı için bu okul onun adıyla anılıyor; bir de zenginlerin kesenin ağzını açmalarını sağladığı için tabi (okulun öğretime açılma yılı 1882). Okulun 1964’te 250 öğrencisi varmış – 1988’de öğrencisizlikten kapanmış. Bu bize, İstanbul Rum cemaatinin son on yıllardaki muazzam kan kaybedişi hakkında bir fikir verir.
Esasen 1964 kilit yıllardan biridir. O yıl, Türk hükümeti, İstanbul’un Rum nüfusunun önemli bir kısmının şehri apar topar terk etmesine neden olan bir karar aldı.
Cumhuriyet’ten önce, İstanbul Rumlarının önemli bir kısmı, ekonomik beklentilerle sonradan İstanbul’a yerleşmiş Yunan vatandaşlarından oluşuyordu. Bu yüzden, 1960’larda İstanbul Rumlarının önemli bir kısmı, doğma büyüme İstanbullu oldukları, hayatlarını İstanbul’da kurmuş oldukları halde Yunan pasaportluydular (ve haliyle birçoğu Türk pasaportlu Rumlarla evlenmişti). Türk hükümeti aniden ikamet izinlerini uzatmamaya karar verince, bunlar derhal İstanbul’u terk etmek zorunda kaldılar. Aile düzenleri bozuldu, işler battı. 1964 de dolayısıyla İstanbul Rumlarının acıyla andıkları yıllardan biridir.
Hükümetin söz konusu kararı, tabi ki, o tarihteki Kıbrıs krizinin ardından alındı. Nitekim, kronik kan kaybının yanı sıra, her Kıbrıs krizinin ardından Rumlar kitle halinde İstanbul’u terk etmişlerdir. (6 – 7 Eylül olaylarına Beyoğlu ve Biz gezimizde değinmiştik).
Neticede, bugün, İstanbul’daki Rum nüfus taş çatlasa 2-3000’dir. Bunların önemli bir kısmı da Hatay’dan İstanbul’a göç etmiş ve aslında Antakya patrikliğine bağlı olan Ortodoks Araplardır. (Antakya patrikliği artık Suriye’dedir).
Egemen Demircioğlu
Yorumlar